ÖZET
AMAÇ
Bu çalışmada pelvik kitle tanısı almış hastaların ultrasonografik bulguları, Ca125 değerleri, malignite indeks riski (RMI), rezistans indeksi ve patoloji sonuçlarının malign ve benign ayrımını sağlamadaki etkinlikleri incelenmiştir.
Materyal ve Metot
İki bin iki ile 2004 yılları arasında pelvik kitle tanısı alan 114 hasta değerlendirildi. Pelvik kitlelerin ultrasonografik malignite kriterleri (4 cm’den büyük kitle, solid, kistik, multiloküle, septalı, komplike kist, asit varlığı, düzensiz kist cidarı ve papiller yapı), Ca125 değerleri (≥35U/ml), Doppler sonografik rezistans indeksi (RI≤0.42) ve malignite risk endeksi (RMI≥200) değerleri incelendi. Postoperatif patolojik tanılarına göre ovaryen karsinom ve borderline tümörler “malign” grubuna alınırken, fonksiyonel kistler benign pelvik kitleler grubunda değerlendirildi. Bahsi geçen parametrelerin preoperatif dönemde benign/malign kitlelerin ayrımını sağlayıcı etkinlikleri ile ilgili tanımlayıcı istatistikleri yapıldı.
TARTIŞMA
Doppler ultrasonografinin malign/benign ayrımında sadece ultrasonografi ve Ca125 değerinin kombine edilmesi, ya da sadece malignite risk endeksine göre daha etkin olduğu saptandı. Malignite risk endeksinin literatürdeki bazı verilerden farklı olarak düşük sensitivitesinin sunulan çalışmadaki vaka sayısının az olmasıyla bağlantılı olabileceği düşünülmüştür. Ca125, Malignite risk endeksi ve Doppler sonografinin kombine kullanımı pelvik kitlelerin değerlendirmesinde tanısal etkinliği artırmaktadır.
BULGULAR
Hastaların ortalama yaşı 39 (sınırlar 12-75) idi. On altı hasta postmenopozal idi. Yüz on dört hastanın 91’i ( %79) opere edildi. Hastaların 54’ü ( %59) operatif laparoskopi ile (malign tanı yok), 37’si ( %41) eksploratif laparotomi (13’ü malign) ile opere edildi. Cerrahi tedavi gerekli görülmeyen hastaların 18’i ultrasonografi ve Ca125 ile 5’i de ultrasonografik kist aspirasyonu sonrasında takip edildi. Opere edilmeyip takip edilen hastaların hiçbirinde 1 yıllık takip sonrası ovaryen malignite düşündüren bir bulgu saptanmadı. On üç hastanın postoperatif histopatolojisi malign idi (1 clear cell karsinom, 1 undiferensiye karsinom, 1 adenokarsinom, 1 malign Brenner tümörü, 1 karsinom metastazı, 4 borderline ovaryen tümör). Yetmiş sekiz hastanın histopatolojisi benign (13 endometrioma, 3 matür kistik teratom, 3 torsiyon, 2 tuboovaryen abse, 1 dejenere myom, 56 benign kist) idi. Malign/benign ayrımında RMI, Ca125 ve RI değerlerinin sensitivitelerinin %38 ile %69 arasında, spesifitelerinin %71 ile %99 arasında, pozitif prediktif değerlerinin %23 ile %83 arasında, negatif prediktif değerlerinin de %92 ile %94 arasında bulunduğunu göstermektedir.
Materyal ve Metot
İki bin iki ile 2004 yılları arasında pelvik kitle tanısı alan 114 hasta değerlendirildi. Pelvik kitlelerin ultrasonografik malignite kriterleri (4 cm’den büyük kitle, solid, kistik, multiloküle, septalı, komplike kist, asit varlığı, düzensiz kist cidarı ve papiller yapı), Ca125 değerleri (≥35U/ml), Doppler sonografik rezistans indeksi (RI≤0.42) ve malignite risk endeksi (RMI≥200) değerleri incelendi. Postoperatif patolojik tanılarına göre ovaryen karsinom ve borderline tümörler “malign” grubuna alınırken, fonksiyonel kistler benign pelvik kitleler grubunda değerlendirildi. Bahsi geçen parametrelerin preoperatif dönemde benign/malign kitlelerin ayrımını sağlayıcı etkinlikleri ile ilgili tanımlayıcı istatistikleri yapıldı.
AMAÇ
Bu çalışmada pelvik kitle tanısı almış hastaların ultrasonografik bulguları, Ca125 değerleri, malignite indeks riski (RMI), rezistans indeksi ve patoloji sonuçlarının malign ve benign ayrımını sağlamadaki etkinlikleri incelenmiştir.
TARTIŞMA
Doppler ultrasonografinin malign/benign ayrımında sadece ultrasonografi ve Ca125 değerinin kombine edilmesi, ya da sadece malignite risk endeksine göre daha etkin olduğu saptandı. Malignite risk endeksinin literatürdeki bazı verilerden farklı olarak düşük sensitivitesinin sunulan çalışmadaki vaka sayısının az olmasıyla bağlantılı olabileceği düşünülmüştür. Ca125, Malignite risk endeksi ve Doppler sonografinin kombine kullanımı pelvik kitlelerin değerlendirmesinde tanısal etkinliği artırmaktadır.
BULGULAR
Hastaların ortalama yaşı 39 (sınırlar 12-75) idi. On altı hasta postmenopozal idi. Yüz on dört hastanın 91’i ( %79) opere edildi. Hastaların 54’ü ( %59) operatif laparoskopi ile (malign tanı yok), 37’si ( %41) eksploratif laparotomi (13’ü malign) ile opere edildi. Cerrahi tedavi gerekli görülmeyen hastaların 18’i ultrasonografi ve Ca125 ile 5’i de ultrasonografik kist aspirasyonu sonrasında takip edildi. Opere edilmeyip takip edilen hastaların hiçbirinde 1 yıllık takip sonrası ovaryen malignite düşündüren bir bulgu saptanmadı. On üç hastanın postoperatif histopatolojisi malign idi (1 clear cell karsinom, 1 undiferensiye karsinom, 1 adenokarsinom, 1 malign Brenner tümörü, 1 karsinom metastazı, 4 borderline ovaryen tümör). Yetmiş sekiz hastanın histopatolojisi benign (13 endometrioma, 3 matür kistik teratom, 3 torsiyon, 2 tuboovaryen abse, 1 dejenere myom, 56 benign kist) idi. Malign/benign ayrımında RMI, Ca125 ve RI değerlerinin sensitivitelerinin %38 ile %69 arasında, spesifitelerinin %71 ile %99 arasında, pozitif prediktif değerlerinin %23 ile %83 arasında, negatif prediktif değerlerinin de %92 ile %94 arasında bulunduğunu göstermektedir.