ÖZET
Amaç:
Bu çalışmamızın amacı venriküler septumdaki defektleri ve eşlik eden ek kardiyak ve kalp dışı defektlerin prognoz üzerine etkisini değerlendirmektir.
Yöntemler:
Prenatal dönemde tanı almış 120 ventriküler septal patoloji olgusu, retrospektif olarak, atriovenriküler septal defekt, perimembranöz septal, müsküler septal defekt ve tek ventrikül oluşumu olarak 4 ayrı grup içinde değerlendirilmiştir. Her bir grup daha sonra tekrar izole defektler, eşlik eden kalp dışı defektler, eşlik eden kalp defektleri ve eşlik eden kalp ve kalp dışı defektleri olmak tekrar 4 grup içinde değerlendirildi. Olgular doğum sonrası süreçte en az 8 aylık oluncaya kadar izlendi.
Bulgular:
Prenatal tanı sırasında ortalama gebelik haftası 26.3 olup, 47 olgu 24. gebelik haftasından önce tanı almıştır. Septal defektlerin dağılımından sonra gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmıştır (p=0.0089). 31 atrioventriküler septal defekt olgusunun sadece 1 tanesi (%3.2) hayatta kalmış olup, bu grupta kalp dışı defektler ve anormal karyotip ilişkisi yüksek olarak saptanmıştır (p=0.002). 69 perimembranöz ventriküler septal defekt olgusunun 24 tanesi (%34.8) hayatta kalmış ve anlamlı anormal karyotip ilişkisi saptanmıştır (p=0.039). 18 müsküler septal defekt olgusunun 12 tanesi (%66.7) hayatta kalmıştır. Olgularımızn içinde iki univentriküler ventrikül oluşumu olgusu, gebeliğin sonlandırılmasını istemiştir.
Sonuç:
Olgulardaki komplike ve patolojik ciddiyet arttıkça, prognoz kötüleşmiştir. Aileler ile yapılan danışmanlıkta, olguların kişiselleştirilerek verilmesi ve buna uygun karar verilmesi uygundur.